29 Ağustos 2010 Pazar

Medyaya konuşacaklar için 6 tüyo

İşinizle, piyasanızla ve endüstrinizle ilgili bilgi sahibi olmanız, şirketiniz için önemli bir değer olduğu gibi, bu bilgi sıklıkla medya tarafından da izlenir.

Medya ile kurulan karşılıklı iletişim her iki tarafa da yarar sağlar. Bir gazeteci, çalışmalarınızla ilgili daha derinlikli ve ayrıntılı bilgiye sahip olurken siz ve şirketiniz de değeri biçilemeyen medya desteği elde edersiniz.
Sonnhalter’de PR uzmanı olan Rosemarie Ascherl, medya ile ilişkilerde başarılı olmanın 6 tüyosunu sizlere anlatırken,  ben de Türkiye’de olayların nasıl geliştiğini yorumlamaya çalışacağım.

Ascherl, bu ilişkinin güçlü bir şekilde yürümesi için, her iki tarafın da bir diğerinin nasıl çalıştığını anlaması gerektiğini belirtiyor ve medyaya konuşanlara şu altı tüyoyu veriyor.

1 – Hazırlanın:
Medyaya konuşurken hazırlık yapmak çok önemli… Randevu ile belirlenmiş bir röportajdan önce, gazetecinin sorması muhtemel sorular için zaman ayrılmalı. Röportaj yapan medya kuruluşu, gazeteci ve kitlesiyle ilgili bir şeyler öğrenilmeli. Bunu yapmanız halinde, yanıtlarınızı daha uygun hale getirmek için küçük değişiklikler yapabilirsiniz.

Türkiye’de işler nasıl yürüyor?
Önce iğneyi medyaya batırmak gerek. Çünkü röportaj, ortaya teybi koyup soruları sıralamak değil. Röportaj, için de medya mensubu çok iyi çalışmalı, şirketle ilgili bilgi sahibi olmalı. Soruları açık ve net sormalı. Türkiye’de ne yazık ki, gerçek anlamda röportaj yapabilen gazeteci sayısı çok az. İşin öbür tarafına bakınca birçok şirket yöneticisi röportaja hazırlanma gereği hissetmiyor bile. Bunda çok da haksız değiller, karşılarındaki hazır olmayınca… Genellikle işler PR ajansı üzerinden yürüyor. Sorular, önceden gönderiliyor. PR ajansındaki metin yazarı yazıyor, yönetim onaylıyor… Ve herkes mutlu… Bire bir röportajlarda kerameti kendinden menkul belirsiz süreler var, 2 ay sonra, 3 ay 17 gün sonra gibi… Ancak bu röportajlar gerçekleştiğinde genellikle yöneticilerin konularına çok hakim olduğunu, detaylı rakamları rahatlıkla telaffuz ettiklerini söyleyebiliriz.

2. Konuşmadan önce düşünün:
Bir gazeteciyle konuşurken, kontrollü olduğunuzdan emin olmalı ve niyetinizi açıklıkla ifade etmelisiniz. Neyi başarmak istiyorsunuz? Ne söylemek istiyorsunuz? Ne söylemek istemiyorsunuz? Birincisi kayıt dışı beyan vermeyin. Eğer duymaya, görmeye, ya da yazıda okumaya hazır değilseniz, söylemeyin sadece. İkincisi, yanıt ağzınızdan çıkmadan önce soruyu yeterince düşündüğünüzden emin olun. Ağzınızdan çıkanın geri dönüşü yoktur. Yanıtlarınızı kontrol altında tutun. Gazeteci sizi, konuşmak istemediğiniz meselelerle ilgili zorluyorsa, ya bu konuda yorum yapmak istemediğinizi söyleyin, ya da soruyu tercih ettiğiniz kavramlarla kendinize göre yeniden tekrarlayın. Ne yaparsanız yapın, yalan söylemeyin. Gerçeği anlatın. Üçüncüsü, boş konuşmaktan sakının… Hedefinizi belirleyin ve ilerleyin. Gazeteciler konuları az ve öz tercih ederler, siz de aynı şekilde yanıt vermeye özen gösterin.

Türkiye’de işler nasıl yürüyor?
Ülkemizde, yöneticiler medya seçimlerinde öncelikli olarak TV’yi, sonra ulusal gazetelerin muhabirlerini tercih ediyorlar. Dünyanın birçok ülkesinde önemli yeri olan dergiler, ne yazık ki, yöneticiler ve PR ajansları tarafından sıranın en sonunda yer alıyor. Ancak, röportajlarla ilgili olarak, ülkemizdeki yöneticilerin, gazetecilere oranla çok daha başarılı olduğunu söyleyebilirim. Kaldı ki, birçok yöneticinin de görüşme sırasında teyp kullanması bu konuda ne kadar titiz olduklarının göstergesi…

3. Herkesin bildiği terimleri kullanın:
Şirket, ya da endüstri jargonunu kullanmaktan kaçının. Çünkü okurlar yazılanları anlamayabilirler, ya da onlara çok karışık gelebilir. Akıcı, berrak, az ve öz yorumlarla halkın anlayabileceği bir dil kullanırsanız daha iyi sonuç alırsınız.

Türkiye’de işler nasıl yürüyor?
Bu konuda karnemiz çok iyi… Birçok yönetici, kendini akıcı bir şekilde ifade edebilecek özelliğe sahip.

4. Gazeteciler, zaman sınırlı çalışır:
Editoryal fırsatlar, özellikle röportajlar, belirli bir zaman dilimi içinde beklenir. Birçok kez editör en son dakikada böyle bir taleple gelir. Sizin de zaman sınırını göz önünde bulundurarak hazır olmanız beklenir. Şayet sizden bir yanıt gelmezse, gazeteci bir sonraki seçeneği değerlendirecektir. Birçok kere de bu seçenekler, rakipleriniz olacaktır. Kimse bu değerli ve yüksek kredibilite getiren fırsatı kaçırmak istemez. Bu nedenle editörlerin zaman sınırlamasına saygı göstermek bir gerekliliktir.

Türkiye’de işler nasıl yürüyor?
Bu tüyoyu okurken gülmedim desem yalan olur. PR uzmanı Rosemarie Archerl, herhalde Türkiye’de hiç bulunmamış. Ne yazık ki, ülkemizde sizin zaman sınırlamanız kimsenin umurunda değildir. Baskıya yetişecekmişsiniz, kimse bunu önemsemez. Bilakis siz yöneticilerin ajandasına bağlısınızdır. Bu tüyoya Türkiye’de kulak verecek yönetici var mıdır bilemiyorum…

5. Mesajınız nedir:
Bir gazeteciyle konuşurken, anahtar noktalara değindiğinizden emin olun. Yalnızca soruya yanıt vermekle kalmayın, sorular ve anahtar noktalar arasında bir köprü kurarak gazetecinin öğrenmek istediklerini anlatın. Bu size yeni fırsatlar getirebilir. Gazeteci, o konuyla ilgili çalışmalarında ileride size tekrar dönebilir, fikrinizi almak isteyebilir.

Türkiye’de işler nasıl yürüyor?
Bu konuda da yöneticilerimizin karnesi iyi diyebiliriz.

6. Öz olsun ama:
Her zaman size sorulanın yanıtını verdiğinizden emin olun. Şayet bir gazeteciye ekstra bilgi vereceğinizi söylerseniz, mutlaka bu sözü yerine getirin. Birkaç basit ekstra bilgi size çok değerli medya coverage’ı olarak dönebilir, siz ve gazetecinin arasında oluşan güvenle gelecekte de yeni editoryal fırsatlar çıkabilir.

Türkiye’de işler nasıl yürüyor?
Yöneticiler, karşılıklı röportajlar esnasında içten ve rahatlar. Ekstra bilgi konusunda da çok istekliler. Genellikle röportajlar, uzun sürecek güvene dayalı dostlukların kurulmasına neden oluyor.

Hiç yorum yok: