18 Nisan 2007 Çarşamba

Bir "merhaba" ile başlamak...

Hayatımda çok önemli olan, ancak ne kadar önemli olduğunun kendisi bile farkında olmayan birisi, aylar, yıllar sonra bana bir maille ulaştığında konu bölümüne yalnızca "merhaba" yazmıştı... "Ne denir ki?" başka diye soruyordu. Haklıydı... Aradan geçen ve kaybedilen onca zamanın acısını geride bırakıp bir merhaba ile başlamak gerekiyordu yeniden... Ama kalpler ve hayaller kırılmıştı bir kere... Ve kırılanları tekrar bir araya getirmek mümkün değildi. "Kopmayalım e mi?" demişti... Galiba yine koptuk... Bilmiyorum... Eski bir film gibi... Başlıyor ve en heyecanlı yerinde kopuyor... Ve bütün sinema çınlıyor "Hooop makinist!" diye... Ben bu filmi izlemeye mahkumum...

Neyse... Ben de bir "merhaba" ile başlamak istiyorum... Yazar mıyım, yazmaz mıyım bilmiyorum. Saat sabahın neredeyse 03.00'ü olmuş... Şarkıdaki gibi... "Sabahın tam üçündeyim/dertlerin en gücündeyim/hala senin peşindeyim/gitme dedim gittin gönül" diyor ya Fikret Kızılok... Gönül bu gidiyor işte... Tut tutabilirsen... Koşmak gerekiyor peşinden ama nerede o nefes bizde... Biz olsa olsa yuvarlanabiliriz gönülün ardından...

Başladık işte... Maymun iştahlılık etmez, hevesimiz kırılmazsa yazacağız kenardan, kenardan... Sürçü lisan edersek affola... Amacımız kimseyi kırmak değil... Sadece yazmak ve içimizdeki zehri kelimelere dökmek... Saçmalayabilirim... Zaten sonuna kadar saçmalama özgürlüğümü kullanmak istiyorum...

Hiç yorum yok: